Yabancı dil öğrenenler genelde hangi
dilin öğrenilmesinin daha zor olduğunu merak etmedirler. Dil bilimciler ise bu konuda kesin bir cevabın
bulunmadığını ve bu, kişinin hangi dili konuştuğuyla alakalı olduğunu belirtmektedirler.
Aksine, Nörofizik uzmanları dünyanın en zor dilinin Çince ve ya Arapça olabileceğine
inanmaktadırlar. Anadili Çince ve ya Arapça olan kişinin beyninin, bu dilleri
öğrenmede zorlandığını belirtmektedirler.
Dilbilim uzmanlarının savına göre,
dil öğrenen kişinin sahip olduğu anadili, onun diğer dilleri öğrenmedeki zorluk
ve ya kolaylıklarını açıklayabilmektedir. Örneğin, Rusça dünyanın en zor
dillerinden biri olarak kabul edilmektedir. Ancak bu dili bilen birisinin
Ukraynaca ve ya Çek dilini öğrenmesi pek de zor olmayacaktır. Ancak Türkçe ve
ya Japonca bilen birisinin bu dili öğrenmesi çok zor ve meşakkatli bir süreçtir.
Dil yakınlığı açısından
bakıldığında, Bask – Euskara- dili öğrenilme açısından, dünyanın en zor
dillerinden biri olarak kabul edilir. Bunun
sebebi ise, bu dilin yaşayan ve ya yok olmuş diller içerisinde, hiçbir
dille yakınlık göstermemesidir.
Guinness Rekorlar Kitabı’nın verdiği
başka bir örnekse Chippewa dilidir. Bu dil Kanada ve ABD’de Kızılderili
kabilesine ait olduğu ve Ojibwe dilinin bir lehçesi olduğu söylenmektedir. Bunu
dışında Kuzey Amerika’nın kuzey-batısında yine bir Kızılderili kabilesine ait
Haida dili örnek gösterilmektedir. Dağıstan’da bir etnik gruba ait olan Tabasaran
dili de, Eskimo dili ve Çince ile birlikte en zor olarak bilinen dillerdir.
Çince, Japonca ve Korece yazılı dil
açısından dünyanın en zor dilleri olarak kabul edilmektedirler. Örneğin Japon
çocukları 12 yıl eğitim görmektedirler. Bu eğitim süresinin yarısında sadece
iki alana ağırlık verilmektedir; bunlar Japon dili ve matematiktir. Japon öğrencilerin
okulu bırakabilmesi için 1850 adet hiyeroglif bilgisi içeren bir sınavda
başarılı olmaları şartı vardır. Bir Japon’un gazete okuyabilmesi için en az
3000 hiyeroglif bilmesi gerekmektedir.
BM bilim adamları, Defense Dil
Enstitüsü çalışmalarına göre, dünyanın öğrenilmesi en zor dilleri arasında bir
sıralama yapılmıştır Anadili İngilizce olanlar için öğrenilmesi en kolay dil
grubu şu şekilde sıralanmaktadır; Afrika’nca, Norveççe, Danca, Felemenkçe,
Fransızca, Haiti Creole dili, İtalyanca, Portekizce, Romence, İspanyolca,
Swahili dili ve İsveççe.
İkinci grupta ise şu diller yer
almaktadır: Bulgarca, Dari dili, Farsça (İran), Almanca, Yunanca (Modern),
Hintçe-Urduca, Endonezya’ca, Malayca.
Öğreneni oldukça zorlayan diller ise
şu şekilde sıralanmaktadır: Amharca, Fince Bengalce, Birmanca, Çekçe, (Modern)
İbranice, Macarca, Kmerce (Kamboçya), Lao, Nepalce, Filipince (Tagalog), Lehçe,
Rusça, Sırpça-Hırvatça, Singalaca, Tayca, Tamilce, Türkçe, Vietnamca.
Ve son olarak ta İngilizce konuşan
bir kişi için öğrenilmesi en zor diller: Arapça, Çince, Japonca ve Korece
olarak listelenmektedir.
Bu listelerde ilgi çeken bir
detaysa, Semite dil grubuna ait olan İbranice ve Arapçanın farklı zorluk
kategorilerinde yer alması olmuştur. Bu ilginç durum her iki dili anadili
olarak kullananlar için geçerlidir. Haifa üniversitesinin araştırmalarına göre
Arapça bir metni okumak Araplar için Yahudi ve Amerikalılardan daha zor
gelmektedir. Bunun sebebi basit ancak bir o kadar çarpıcıdır: İnsan beyni bu
dillerin yazı karakterlerini farklı bir şekilde işlemektedir.
Yaygın olarak bilindiği üzere, insan
beyninin sağ ve sol yarım kürelerinin işlevleri birbirinden farklıdır. Sağ
yarım küre soyut problemleri çözmek ve bilgileri işlemek üzere
görevlendirilmiştir. Sol yarım küre ise konuşma ve metin analizleri ile
görevlendirilmiştir. Sağ yarım küre daha çok sezgileri, mecaz anlamları
algılamada uzmanlaşırken sol yarım küre kelimelerin gerçek anlamlarını, yani
daha realist bir çalışma sistemiyle işlevini sürdürmektedir.
İsrail bilim
adamları, İngilizce bilen kişilerin,
okurken ve kelime anlamlarını çıkarırkenki beyin aktivitelerini analiz
etmişlerdir. Gönüllüler iki deneyde yer almışlardır. İlk deney süresince,
gönüllülere kendi dillerinde bazı kelimeler ve anlamsız harf birleşmeleri
gösterilmiştir. Bu sürede gönüller verilen kelimelerin anlamlı olup
olmadıklarını düşünürken,
araştırmacılar da verilen cevapları doğruluğunu ve süreyi kaydetmekle meşguldür.
İkinci deneyde ise, gönüllülere
ekranın hem sağında hem de solunda eş zamanlı olarak farklı kelimeler
gösterilmiştir. Beyin bu sembolleri sağ
ve ya sol yarım kürede analiz etmek zorundadır.
Bu deney sonucunda çok ilginç bulgular
ortaya çıkmıştır. İngilizce ve İbranice konuşanlar, beynin hangi yarım küresi
olduğundan bağımsız olarak kelimeleri kolaylıkla okuyabilmişlerdir. Arapça
konuşanlarda ise çıkan bulgular farklıdır. Arapça konuşan gönüllülerde, beynin
sağ yarım küresi sol yarım kürenin kaynakları olmadan işlem gösterememiştir.
Arap yazılı sembollerini okumak, beynin zihinsel süreçlerini aktive etmektedir.
Bu yüzden zihninizi geliştirmek istiyorsanız, Arapça dil çalışması yapmak iyi
bir seçenek olabilir.
Benzer özellikler Çin ve İngilizce
dili çalışmaları sırasında da görülmektedir. Araştırmacılar, Çince ve İngilizce
anadili olan kişilerin, kendi dillerini dinlerkenki beyin aktivitelerini
gözlemlemişlerdir. İngilizce konuşanlarda sadece beynin sol yarım küresi aktif
görünürken, Çince konuşanlarda beynin her iki yarım küresinin de aktif olduğu
saptanmıştır.
Çincecin pek çok lehçesinde dört
adet farklı tonlama vardır ve beyin bu süreci işlerken her iki yarım küreye de
ihtiyaç duyar. Çok ilginçtir ki Çincenin grameri dünyanın en kolay grameridir. Çince
kelimeler gramer süreci içerisinde pek bir değişim göstermezler.
Anadili İngilizce olan ve
profesyonel olarak dille uğraşan kişilere göre, İngilizce göründüğü kadar kolay
bir dil değildir. İngilizce tesadüfî bir şekilde uluslar arası bir dil haline
gelmiştir. İngilizce dilbilgisinin öğrenilmesi ve anlaşılması zordur.
İngilizcenin, Roman ülkeleri, İtalya Fransa gibi, ülkelerde yaşayan genç öğrenciler
için öğrenilmesi kolay olduğu vurgulanmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder